23 Ekim 2009 Cuma

Haziran 2008 - Leb-i Derya buluşması

Zaman: Fri Jun 6, 2008 8:04 am
Konu: Behice - Gecenin ozeti

İşte bu manzara eşliğinde yaşadığımız buluşmamızda en önemlisi herkesin ağzından da duyduğum; “… ne güzel her şey eskisi gibi sanki kimse hiç değişmemiş, herkesi tanıyorum, biliyorum, anlıyorum. Herkesi seviyorum …. :) “

Ana tema buydu. Bunun dışında birkaç detaya girecek olursak;

Gürdal'ın eşi ile tanışma şansımız oldu. Çok kibar ve zarif bir arkadaş. Alper'in eşi keza beyefendi. İkisi de şamatalarımıza olgunlukla dayandılar. Hatta ben masanın diğer tarafında olduğum için Alper’in eşinin bizzat MCY ve Erdem sayesinde düştüğü durumları gözleyemedim ama hayal etmek de istemiyorum.

Masanın bizim tarafında da saolsun Alp ile Gürdal’ın bazı dialogları da masada dansöz oynatmaya kadar vardı ama Allahtan Gürdal’ın eşi oradaydı da bi noktada durum hep kontrol altına girdi. Kontrol demişken gecenin ilerleyen saatlerinde bir ara Alp’in telefonu çaldı. Tam da Alp masaya yumruk vurup, ailenin reisi benim filan derken, Alp’in telefonu kapıp, kendini koltuklar üzerinden adeta uçarcasına veya kaçarcasına masadan uzaklaştırdığı bir an vardı ki görülmeye değerdi. Biz de acaba kim arıyor dedik? Döndüğünde sessiz bir yer bulmak için gittiğini açıkladı Alp, e tabi haklı ama … Aramalardan devam edelim, bir ara Aslı arandı ! Masum bir soru olarak eşi Aslı’ya seni bekleyelim mi, napalım falan diye sordu ama Aslı bu sorudan bunaldı. En son benim stres sebebim işte bu diyordu, Şule ve Dilşat ile teskin ettik kendisini …. Bu arada hiç aranmayanlarda vardı. Mesela beni kimse aramadı :)

MCY nin Eda’sı çok sevimli idi. Her zamanki gülücükleri ile içimizi ısıttı ama tabii bir süre sonra bizden sıkılmış olması doğal erken ayrıldı.

GM lakaplı arkadaşımız Erdem (inşallah GM de olacak tabi)elbette en son gelen kişi oldu, assolist misali, masada yer kalmamış olmasına rağmen kendisini gecenin ilerleyen zamanlarında her yerde gördüm, neredeyse tüm yerleri tek tek dolaşıp en iyi yeri tespit edercesine masada dolaştı. En çok da MCY ile samimi oldu, hatta ben de bizzat bu samimiyeti Şuleciğimin fotoğraf makinesi ile ölümsüzleştirdim :) Gördünüz fotoları … :)

Gürdal ve Demir meğer aynı yerde askerlik yapmışlar. Gürdal'ın askerden kaçış öykülerini dinledik. Gürdal hayaletlerle askerlik yaptığını anlattı. Deprem sonrası Gölcükteymiş. Demir’in de er Demir olarak telefon açışları ile ilgili hikayesi çok komikti. Orduevindeki resepsiyonda askerliği sırasında bu telefonu hep (kural gereği) Er Demir diye açıyormuş. Arayanlarda “ aa pardon yanlış oldu” diye kapatıyormuş, meðer orduevinin yanında ERDEMİR diye başka bir yer varmış …. Ha ha ha ..

Emre’nin peynir tabağını çok beğendim şahsen, çok ama olsun zaten kalabalıktık. Ben de yedim, saolsun Emre nazikçe ikram etti, şarapla çok iyi oldu :)

MCY nin gecenin sonunda Erdal için sarfettiği sözler ne kadar doğru ve ne kadar güzeldi, aklımda yer etti: Her zaman daha iyi ve güzele koşan arkadaşımız …

Bu arada Dilşat’ın oğlunun adı Alp, Alp’in ki ise Alkım. Böylece çocukların isimlerini unutmazsınız size bir ipucu vermiş olayım.

Uğur Sakarya’yı 23 sene sonra görmek çok güzeldi. Resmen hiç saçı beyazlamamış, hiç göbek oluşmamış. Şaşırdım. Bi gözlük gelmiş …

Geldiği için Mahir’e de teşekkür edelim tabii. Bu kez başardı ….

Bu kadar yazdığıma ben de şaşırdım ama demek ki gece süperdi … :)

Not: Alp ısrarla bana Behice Gül demeye başladı. Sen 25 sene Behice de, şimdi kalk Behice Gül. Anlamadım, belki de alkoldendi. Bu arada Alp seni affettim, sorun değil, bir temizlemeciye vereceğim bitecek, Dilşatcığım söyledi, şarap lekesi çıkıyormuş. Hiç üzme kendini.

Sevgiler
Behice

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder